Resmi Gazete’de yayınlandı: Aldatılan eş, sevgiliden tazminat alamaz

Evlilik birliği sırasında aldatıldığını ileri süren bir kadın, resmi nikahlı eşinin sevgilisi olduğunu iddia ettiği kadın aleyhinde “kişilik değerlerine zarar verildiği” gerekçesiyle manevi tazminat davası açtı. Yerel mahkeme davayı reddedince itiraz eden kadın Yargıtay’dan da ret kararı aldı.

Davacı bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu ancak AYM de söz konusu kararı hak ihlali saymadı. AYM’nin söz konusu hükmüyle ilgili gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayınlandı.

AYM’nin gerekçeli kararında şu ifadeler kullanıldı: “Evlilik birliği içinde gerçekleşen aldatma durumunda -başka bir kişilik hakkı ihlali bulunmadıkça- salt bu eylem nedeniyle aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat talep edemeyeceği şeklinde verilen söz konusu içtihadı birleştirme kararının Yargıtay ve derece mahkemelerince uygulandığı ve bu konuda son dönemde istikrarlı bir yargısal yaklaşımın bulunduğu görülmektedir… Kararda Başvurucunun temel iddialarına ilişkin değerlendirmeler içeren ve İçtihadı Birleştirme Kurulu kararıyla uyumlu şekilde verilen derece mahkemesi kararında başvurucunun kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eyleminin bulunmadığı belirtilmiştir. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.”

NE OLMUŞTU?

Evlilik birliği sırasında aldatıldığını ileri süren eşlerin, üçüncü kişiye açtıkları manevi tazminat davaları bazı mahkemelerce kabul edilirken, bazı mahkemelerce reddedilmişti.

Kararlar arasındaki görüş ayrılığı bulunması ve farklı uygulamaların sürdürülmesi nedeniyle aykırılığın giderilmesi istemiyle konu Yargıtaya taşınmış, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu bu konuyu irdelemek üzere toplanmıştı.

Büyük Genel Kurulun, evlilik birliği devam ederken aldatılan kişinin, eşinin sevgilisinden manevi tazminat isteyemeyeceğine hükmettiği karar, 8 Aralık 2018’de Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Yargıtay, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin 2. fıkrasında, “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” hükmü gereğince manevi tazminatın sadece kusurlu eşten ve ancak boşanma davası ile istenebileceğine karar vermişti.

Gerekçede, şu tespitler yapılmıştı:

“Evlilik birliğinin tarafı olmayan ve dolayısıyla sadakat yükümlülüğü bulunmayan üçüncü kişinin eşler arasındaki evlilik sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklere uyma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen başka bir kişilik hakkı ihlali bulunmadıkça, salt evli bir kişiyle birlikte olmak şeklindeki eyleminden dolayı, aldatılan eşin üçüncü kişiden manevi tazminat isteyebilmesinin mümkün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir